Günübirlik uğrayıp eski Antep sokaklarında gezindik, Bakırcılar Çarşısı’nı dolaştık ve en şahane antep fıstığını alıp 1 kiloyu bir günde bitirdik! Mevsimine göre kabuklu fıstığa denk gelirseniz en şahanesi o aslında ama ellerde ve tırnaklarda izini bırakıyor :) Bir de başlayınca bitirene kadar durmak pek mümkün değil! Her şeyin yerinde yenileni daha bir lezzetli oluyor. Antep’teki asıl lezzet ise kebap tabii ki. En meşhur lokantası İmam Çağdaş bu işin ustası şüphesiz ama bayram vs. gibi çok kalabalık bir dönemde gittiyseniz gündüz vakti “servisi durdurduk” gibi geri çevirmelerle karşılaşabilirsiniz! Patlıcanlı Kebap ve Ali Nazik muhteşem. Üzerine de baklava, isterseniz baklavayı duble fıstıklı da getiriyorlar ama oradaki normal fıstık oranı bile bizim diğer yerlerde yediğimizden oldukça fazla olduğu için duble fıstık fazla gelebilir. Kebapta ve fıstıkta boziç denilen fıstık kullanılıyor, tam olgunlaşmadığı için kokusu ve tadı olmuş fıstık içine göre daha yoğun. Bir diğer meşhur kebapçı da Halil Usta, buranın en güzel eti de küşlemesi.
Yemekten sonra Zeugma Mozak Müzesi’ni mutlaka gezmek lazım. Hem sindirim hem de kültür açısından :) Çok etkileyici tarihi mozaik eserlerin yanısıra herkesce bilinen “Çingene Kızı” mozaiği de burada yer alıyor. Bu figürün “Yer Tanrısı ve Tanrıların Anası Gaia” olduğuna dair görüşler var ancak hala cinsiyetine ilişkin de net bir görüş oluşmuş değil. Mozaikten yansıyan hüzün ve bakışlardaki gizem nedeniyle Leonarda da Vinci’nin Mona Lisa eseri ile aynı teknik kullanılarak yapıldığı belirtiliyor.
No comments:
Post a Comment